HAYAL ÜSTÜ HİKAYENİN DOĞUŞU...

Eski Türk filmlerinden kareler geliyor aklıma; Hülya Koçyigit’li, Filiz Akın’lı, Türkan Şoray'lı, Ediz Hun’lu filmlerden… O filmlerin aşk dolu replikleri ve sevdiğinden gözlerini kaçıran mahcup, masum genç kız tiplemeleri… Mektuplarla birbirlerine aşık olan; görmeden, dokunmadan birbirlerinin vazgeçilmezi olan film kahramanları… Çok mu hayal üstü hikayelerdi onlar? Ya da çok mu sabırlı, tahammüllü bir nesildi eski insanlar? Şimdilerde çok zor elde ettiğimiz şeylerden ne kolay vazgeçiyor insanlar...

Yazmayalı çok uzun zaman olmuş; aslında çok uzun zaman değil de, aradan çok sular akmış :) Şimdilerde hayal üstü bir hikayenin içinde, tatlı bir telaşım var. Ev-le-ni-yooo-ruuum :)) Çok güzel, ama bir yandan da garip bir duygu. Gelinliklere bakmak, ev eşyası seçmek, düğün zamanını düşünmek çok keyifli ama bir yandan da o evden, ailemden uzaklaşacak olan, gece o gelinlikle herkesin gözdesi olacak ve en çok sevdiğim adamla bir ömür geçirecek olan ben miyim... Tuhaf gerçekten :) Neyse bu tuhaflıkları aştım. Artık tam (!) 3,5 ay oldu :)

Aylar önce bir arkadaşımın doğum gününde tanışmıştık. Ufak tefek kıpırtıcıklar olmuştu, 3 ay sonra tekrar karşılaşınca pek bir pekişti :) Huzur ve güven ne güzel bir şeymiş. İnsanın ömrünü geçirmek istediği kişinin aynası olmas ne güzelmiş. Sesin yankısı olur ya hani, bağırırsın;aksi sedan sana cevap verir derin kayalıklardan. İşte O da benim, bana geri dönen yansımam... Her sesime cevabım... Ruh ikizi böyle bir şey olsa gerek...

Bu sürede aileler tanıştı, babam sevgilim yokken de O'ndan bahsetmeye başladı :), vee evlenme teklifi bile aldıım :))

Düğün hazırlıkları içinde emin olduğum tek şey İspanyol markası Pronovias gelinliğim yani gelinlik adayım :)

Tabii bir de bunun çeyiz hazırlıkları var... Tamam biraz sabır, yavaş yavaş paylaşacağım hepsini.
Bugünlük çok uzatmayacağım. Yalnız evlenecek çiftlere bu süreçte aldığım en büyük öğütü aktarmak isterim: Çok fazla uzatmayın!