Ne yazacağımdan çok, neden yazmadığımı düşündüm bugün. En iyisi olsun diye uğraşmadığım, niye böyle oldu diye düşünmediğim o kadar uzun zaman oldu ki... Çok alınganlaştım. Bir bakışına kırılabiliyorum insanların. Halbuki dünya umrunda değil etrafımdakilerin. Benciller çünkü!
Kalp kırmak o kadar kolay ki! Dümdüz olmalı oysaki insan. En kolay yoldan, anlatmak istediğini sakin, ama etkili bir şekilde anlatmaktır iletişim. Beceremiyorsan köşene çekilip örgünü öreceksin. Orda burda atıp tutmayacaksın. Hele ki iletişimi beceremeyip, iletişim sektörüne hiç bulaşmayacaksın. Komik oluyorsun!
Çocukluğumdan beri bir şeye inanırım. Ah etmeye hiç gerek yok, Canını yakan, kalbini kıran insan karşılığını görüyor, hem de senin şahit olabileceğin şekilde! O yüzden "Adaletin yok mu dünya" şarkısını da oldum olası sevmemişimdir. Ne yaparsa insan kendine yapıyor. Mutsuzluğunu insanlardan çıkarmaya, içinin karanlığını psikologlarda aydınlatmaya çalışacağına, "KENDİNE BAK"!
İşlerin istediğin gibi gitmediğinde, yalnız kaldığında, aldatıldığında, mutsuz olduğunda, kocan eve içkili geldiğinde, çocuğun dengesiz hareketler yaptığında.... Kendine bak! Herkes kendisinin aynasıdır bence! İnsanın aynası bir kere kırılmayagörsün... Boşluklarını saklayarak çevresindekilere saldırmaya başlıyorlar. Dikkat edin, bahsettiğim "aynası kırık insanlar", an gelir dünyanın en iyi, en sevecen, en merhametli insanı olurlar, an gelir dünyanın en acımasız, en nankör, en terbiyesiz, en dengesi insanı... Biz zaman zaman bu insanların olumsuz tavırlarını üstümüze alınıp üzülürken/sinirlenirken, aslında onların kendi içlerindeki aynalarının kırık olduğunu unuturuz. Ben keşfettim! Yapılanları unutmuyorum, hatta sayıyorum bu 2 oldu, bu son diye, ama artık yeter! Ben neden uğraşayım ki onlarla... Bazen susmak gerçekten en iyi cevap oluyor.
Herkesin aynası var. Bazısı aynasıyla boğuşur, bazısı aynasında boğulur! Bazısı aynasıyla "paylaşır". Kendisini, yalnızlığını, mutluluğunu... Böyle insanlar kimseye ihtiyaç duymazlar, en ufak bir huzursuzlukta çizerler etraflarındakileri, Dolmabahçe'deki çay bahçesinde tek başına çay içmektir hayat onlar için. Bazısı aynasına hatalarını haykırır, amaa bazısı da bunu arkasını dönerek yapar...
Bu kadar farklı "ayna"ların içinde, aynalar birbirlerine bakarak değil, aynaya bakanlar karartır aynaları... Kendine bakamayanlar!
Ayna, "bir varmış bir yokmuşluk"tur.
B.A.
kim kızdırdıda bunu yazdın , havadanmı sudanmı uzun süreden beri güneşsizlikdenmi bende pek bi alıngan pek bi kırılgan oldum:(
YanıtlaSiluğramıyorsun mailime , umarım sorun yoktur keyfin yerindedir burçincim.
sevgiler
yıldız
Teşekkür ederim :) geliyorum bloguna :) sevgiler.
YanıtlaSil